Külliyat:Lavaland
Lavaland
Lavaland, Nanotrasen'in bugünlere gelmesinde ki en büyük etken. Bu gezegenin varlığı yüz yıldan fazladır bilinmesine rağmen felaket koşulları dolayısıyla kimse şimdiye kadar herhangi bir tetkik yapmamıştı. Lavaland'e özel istekle arkeolojik çalışmalar için gelen bir grup nanotrasen çalışanı orada bir kamp kurdu. Zaman geçtikçe kamp sakinleri etrafı gözlemlerken çıplak gözle bile anlaşılan, başta plazma olmak üzere çeşitli madenin adeta gezegen yüzeyine fışkırdığını Nanotrasen'e geri rapor ettiler, her ne kadar bu mesajdan sonra grupla iletişim kesilse de Nanotrasen Ummadığını bulup hemen çalışmalara başlamıştı. 2 hafta içinde gezegenin yörüngesinde Uzay İstasyonu 13'ün inşasına başlandı. İstasyon inşa halindeyken yapılan kapsamlı incelemelerde gezegen hakkında daha detaylı bilgiler edinildi.
Raporlara göre, Lavaland fazlasıyla kararsız tektonik tabakalardan oluşuyor. Sürekli yaşanan depremler yeraltında bulununan magma ve çeşitli değerli madenleri yeryüzüne atıyor. Bu depremlerin oluşturduğu etki sürekli olarak yer tabakasında ki volkanik külü yukarı kaldırıp tekrar tekrar fırtına misali yağmasına neden oluyor. Tabi bu sadece jeografik zorluklar, Bu cehennemvari gezegende yaşamak üzere uyum sağlamış birçok vahşi ve saldırgan tür bulunmakta. Buraya gelecek olan madencilerin gezegenin besin zincirinde hayatta kalıp tırmanmaları için zorlu mücadeleler vermesi bekleniyor, sonuçta Nanotrasen'in o madenlere ihtiyacı var. Ayrıca yapılan son incelemeler bize gösteriyor ki burada birçok garip yapı var. Bunlardan bazıları oldukça eski dururken geri kalanlar sanki yeni yapılmış gibi duruyor. Tabi nanotrasen bu kalıntılarla ilgilenmediği için araştırma burada kesildi.
Gözü Dönmüş Madenci
Lavaland zaman içinde birçok madencinin yuvası oldu. Kimi madenci için sadece bir iş, kimisi için zengin olma fırsatı. Zaman geçtikçe ortaya sayıları az olsada tehlike arz eden bir grup daha ortaya çıktı. Sadece kan dökmek için madenci olanlar. Bu madenciler madene indikleri andan itibaren sadece büyük küçük demeden canavar avlarlar. Genelde yeterli madenci olduğundan ve bu kişiler diğerleri için etrafı temizlediğinden pek bir sıkıntı olarak gözükmezler. Zaman zaman tek amacı savaşmak olan madenciler o kadar çok savaşırlar ki transa girmeye başlarlar. Yüksek miktarda cesedin bıraktığı kan ve pislik radyolarını da bozar ve istasyonla iletişimleri de kesilir. Bu durumda mürettebat farkında olmadan geri döner. Artık unutulup terk edildiğinin bile farkına varamayan madenci uzun süreler boyunca madende gözü dönmüş bir şekilde sıradaki kurbanını aramaya başlar ve artık kurbanın ne olduğunu bile ayırt edemezler.
Hayerofant
Hayerofant bazı karşılaşılan yazıtlara göre bundan 1000 yıl önce Lavaland içinde yaşanan canlı bir şehir varken, şehrin hemen dışında ki tapınaktaki baş rahibe ait olduğunu görüyoruz. Yazanlara göre rahip zorda olanlara kol kanat gerer herkese yetişir hatta çok uzak mesafelere bile rahatça ulaşırmış. Bazı felaketler sonucunda rahip korumak birçok şehir sakinini tapınağa toplamış. Daha fazla kişiyi aramaya giderken sopası Hayerofant'a "bu tapınağı canın pahasına koru" deyip ayrılmış ve belli ki gittiği yerden dönememiş. Hayerofant şuan sadece temelleri kalsa dahi hala tapınağı koruyor.
Kabarcık Sakızı
İblislerin kralı Kabarcık Sakızı Lavaland'de onunla karşılaşacak kadar şanssız olanları bekliyor. Kabarcık Sakızı cehennemde ki tahtından indirip Lavaland'e getirenin ne olduğunu tam olarak bilemesekte, biz onun Kabarcık Sakızı olduğunu anlayana kadar 3 tam araştırmacı takımı kaybettik. Sonra geride kalan teknolojik aletleri kurtarma görevinde ise 2 arama kurtarma ekibi kaybedildi. Nanotrasen bu olayla beraber Kabarcık Sakızı ile ilgili araştırma yapılmasını yasakladı. Madenciler de yerde büyük kan gölleri görmeleri durumunda hemen bölgeden kaçmaları tavsiye ediliyor.
Kül Ejderi
Kül ejderleri Lavaland besin zincirinin en üst noktalarıdır. Gezdikleri her yere sanki yeterince yokmuş gibi ateş, lav ve kül saçarlar. Şanslıyızdır ki, vücutları kocaman olduğundan oldukça fazla yemek yemeleri gerekiyor ve tabi ki lavaland'de onlar için yeterli miktarda et yok. Zaten az sayıda bulunan türler içerisinde bazılarının eti yenilebilir bile değil. Bu yüzden sayıları fazlasıyla azalmış durumda. Sayıları az olsa da bu gezegende ki karşılaşabileceğiniz en ölümcül yaratıklardan biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Eğer olurda bunlardan biriyle savaşmak zorunda kalırsanız yanınızda yangın tüpü getirmeyi unutmayın.
Lejyon/lar
Bulunan yazıtlara göre çok uzun zaman önce hala daha Lavaland üzerinde düzgün bir yerleşke varken oranın sakinleri hayat zor olsa da bir şekilde hayata tutunup yaşarlarmış. Uzun zamanlar boyunca şehir duvarlarının arkasında güvende olmuşlar. Bir gün yaklaşan kıyamet yüzünü göstermiş artık ölüler ölü kalmıyor onların deyimiyle lejyonlara dönüşüyorlardı. İlk nasıl başladığına dair bir bilgi yazmasa da her ölünün lejyonlara dönüşüp etrafına saldırıp daha fazla lejyona dönüştürmesiyle beraber şehir çok kısa bir zaman aralığında düşmüş. Şehir artık harap olmanın eşiğindeyken dönemin en güçlü savaşçısı şehir kapsının gardiyanı şehrinin kapılarını kendiyle beraber mühürleyip şehri dışarıdan tamamen soyutluyor. Madencilerimize tavsiyemiz mühüre dokunmamalarıdır. Mühürü uyarılara rağmen kırdılarsa da karşılarına çıkacak şeyle savaşmaya hazır olmalarıdır.
Titan
Elimizde ki kısıtlı bilgiye göre, Lavaland'in kızgın ve alev alev yanan yüzeyinde, Titan adında devasa bir canavar yaşar. Titan, gezegenin en eski sakinlerinden biridir ve her adımıyla zemini sarsar. Bu dev canavarın sesi, volkanik patlamaların gücünü andırır; her konuştuğunda etrafındaki her şey titreşir ve kayalar çatırdar. Onun bu yıkıcı gücünden korkan eski yerel halk görünüşe göre ona kurbanlar sunarlarmış. Yerel halka göre Titan Lavaland'in zorlu yaşam şartlarının bir simgesidir. O, hem yıkıcı hem de doğal dengenin bir parçası olarak kabul edilir. Onun varlığı, gezegenin sıcak ve acımasız doğasının bir yansımasıdır, ancak aynı zamanda bu doğanın bir parçası olarak kabul edilir ve saygı görürmüş. Efsaneler ne kadar doğru bilemiyoruz ama yine de madencileri Titan hakkında uyarıyoruz, eğer Titan'dan kaçamazsanız eve dönecek bir cesediniz bile kalmaz.
Vendigo (Şuanlık bu sayfada yer alacak)
Buz gezegeni Freyja'nın derinliklerinde yaşayan Vendigo, korkuyla anılan mistik bir varlıktır. Efsanelere göre, Vendigo başlangıçta sıradan bir insandı, ancak büyük bir felaket sonrası hayatta kalabilmek için antik güçlere ruhunu sattı. Bu dönüşüm onu, muazzam bir dayanıklılık ve çeviklik kazandırsa da korkutucu bir yaratığa dönüştürdü. Vendigo'nun bomboş karanlık gözleri avına korku salar ve keskin dişleriyle onu parçalar. Vendigo'nun varlığı, Freyja'yı ziyaret eden insanların bilinçaltına işlemiş durumdadır. Onunla karşılaşanlar nadiren geri döner, bu da onunla ilgili hikayelerinin artmasına neden olur. Buzun içinde rahatça hareket edebilen Vendigo, sessiz ve sinsice avını izler. Soğuk ve karanlıkta gezegenin derinliklerinde süren yaşamı, onu gerçek bir efsane haline getirir.